Bu kitabı biraz da siyasetin gazetecilikteki ve akademik tahlillerindeki derinleşen farklılığı ele almak için yazdım. Bu, bir akademisyenin, yetersiz araştırılmış ve teorik olarak savunulamaz çalışmaların, sırf siyasi olarak uygun sonuçlara ulaştıkları için bu kadar geniş ve saygılı bir ilgi görmesinden duyduğu olağan tiksintiyi yansıtmaktadır. Buna verilecek münasip karşılık, akademisyenlerin kamusal entelektüel kisvesi altında siyasi duruş sergileme oyununa katılması değildir. Aksine, tarihçilerin ve sosyal bilimcilerin devletler hakkında ne bildiklerine dair bir açıklama sunmak suretiyle, pek çok gazetecilik ve hükümet çevresindeki tarih dışı ve kafa karıştırıcı düşüncelere bir karşı-analiz temeli sağlayabileceğimi umuyorum. Ancak ve ancak mevcut tarihsel bilgi birikiminin ve devletleri analiz etme tekniklerinin farkında olduğumuz ve bunlara entelektüel olarak hakim olduğumuz zaman, yetkililerin ve vatandaşların önündeki gerçek seçenekleri anlayabiliriz. Alternatifler vardır. Bunların neler olduğunu anlamak ve bu yolla yurttaşların ne zaman, nerede ve nasıl kendi siyasi dünyalarının oluşumunda kamusal aktörler haline gelebileceklerini belirlemek için teorik temellere sahibiz.
